tribün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tribün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Nisan 2009 Salı

manisa'nın ardından

pazar akşamüstü başladım ben maçı yaşamaya osmanbey parkında toplantı ardından dernekte ince ince içildi. devre arasında yapılabilecek 2-3 takviye'nin bize süperlig'i getireceğine inanmış taraftarlar o kumarın oynanması gerektiğini düşünüyorlar. neden takviye yapılamadığı üzerine derin analizler bir çok rakıdan sonra epey bir telefon trafiği yaşanıyor başka bir kampla aşkitom sağolsun. artık ok yaydan çıkıyor otobüslerin hangi güzergahtan getirileceği üzerine sesli düşünüyoruz. o an farkına varıyorum sanki bir bursa sanki bir eskişehir gelecekmiş gibi bir karşılama düşünülüyor. içim burkuluyor karşımızdaki tribün serçe parmağının tırnağı olamaz yukardaki tribünlerin. bir yanımda o kadar nefret dolu ki suç cezasız kalmaz diyorum ceza kesilmeli böyle ikilimler içinde pazartesi sabahı oluyor. maç saati bir türlü gelmiyor atıyoruz kendimizi işten dışarı sakinleşmek lazım. 19:00 sularında tribüne geçiyoruz . stada geldiğimiz güzergahtaki cam kırıkları herşeyi anlatıyor hoş gelmişler diyoruz biz de sizi bekliyorduk. ve maç başladı...

manisa buraya beraberliğe gelmiş öyle çok tempolu bir oyundan ziyade top yapıyorlar.bizde bu durumdan istifade yükleniyoruz.ara ara küfürleşmeler oluyor tribünlerde ama daha çok takımımızı destekliyoruz.tribün olarak gerçekten inanmış bir 10,000 kişi yürekten destekliyor takımını istanbuldan kardeş semtimizden telefonlar geliyor yıkıyorsunuz tribünü diye devam desteğe.ilk yarı bir kaç pozisyon ve iyi bir mücadele var bizim açımızdan sahada.ikinci yarı başlıyor yine istekli ve etkili taraf biziz kazanacağımızı hissediyor herkes. ilk değişiklik bizden zafer giriyor rıdvan çıkıyor.zafer'in girişiyle çok iyi bir ivme kazanıyor takım hücüm hattında.altay maçından beri sakat olmasa en az fazladan 8-10 puanımız vardı diye düşünüyorum içimden. ve 72. dakikada gol geliyor. taha o kadar güzel bir ara pas veriyor ki ben de o sıra üçgene basıyorum elimde sanki joypad varmışcasına.ferhat o kadar güzel dokunuyorki defans ve kaleci ufuğun üstünden ağlara gidiyor.yıkıyoruz stadı hepimizin gözleri doluyor kardeşimiz için alacağız bu maçı.. stad gerçekten yıkılıyor inanılmaz bir tezahurat var tribünlerde.manisa bir anda hareketlenmeye başlıyor.bizde yine bir panik başlıyor. taraftar oley çekerken ben erken bu işler için diyorum onaylıyor avni. dakika 85 zafer,ferhat ve cihan korner direğinin orada zaman çalma girişimindeler topu alamadıkça daha çok gerilen manisalılar faul yapıyorlar sert bir şekilde ardından itiş kakış derken saha karışıyor yöneticiler yedek kulübeleri birbirine giriyor uyuyan takımı uyandırıp hırslandırıyoruz bunlara hiç gerek yok diyorum sakinleşebildiğimde.hakem 2 kırmızı kart çıkarıyor direk. 5 dakika uzatma heyecandan titriyorum bitmiyor bir türlü maç.ve sezer çıkıyor sahneye 35 metre boş top sürüp sert vuruşla topu filelere gönderiyor.şöyle bir görüntü kazınıyor beynime 10 futbolcumuzun 10 u da yerde yığılmış kalmış ve kulübesi yöneticisi sevinçten birbirine girmiş bir manisa.bu golün aynısını olcan geçen sene antalyada atmıştı o sevincin nasıl bir sevinç olduğunu çok iyi biliyorum oradaydım.şimdi karşı taraftayım karanlık yüzünü tecrübe ediyorum canım acıyor gerçekten kendi kendimize bu hale getirdik bu maçı çünkü.1-1 bitiyor maç.

iki haftadır son dakikada kaybediyoruz ilk altı şansının artık iyice elimizden kayıp gitmekte olduğu fikirindeyim.kelimeler yetersiz şu anda hissettiklerimi tarif etmekte.bu sezon gerçekten çok emek verdik bu işe,uğruna can verdik eğer en azından playoff'a kalamazsak çok yazık olacak.maç sonunda özgür abilerine yapılan saygısızlık için özkanlar'a yayan olarak polis'den cop yiyeceğini yada alınacağını bile bile gidenleri gördükçe duygulandım.

13 Nisan 2009 Pazartesi

bir istanbul hikayesi

  istanbul istanbul olalı böyle bir hafta sonu görmemiştir. cumartesi 13:20 sularında ayak bastık istanbul a. hayatımızın şu andaki en büyük hikayesi bank asya 1. lig olduğu için altay kasımpaşa maçıyla başladı istanbul seyahatimiz. ilk yarıda kasımpaşa yükleniyor sağlı sollu ataklar direkler derken ilk yarı bitiyor. altay kazanır diyoruz ikinci yarı kasımpaşa yine etkili fakat golü altay buluyor ve kazanan taraf oluyor. maçın bitişiyle atıyoruz kendimizi bebeğe muhteşem bir hava hayat ve trafik felç. "yaşanmaz kardeşim bu istanbul'da sadece 3 veya 4 günlük tatile geleceksin" klasikleşmiş izmirli mottosu dilimize pelesenk oluyor. sonrasında asmalıda rakı dostlar ve hamza üçlemesiyle epey içki tüketiyoruz keyifler zirvede sohbetin tadından yenmiyor. ara ara gülme krizlerine kapılıyoruz etrafımızda fazla insan kalmıyor allah allah diyoruz. kalkıyoruz bir iki kapı yapıyoruz asmalıda aradan birçok ve gereksiz shot kadar zaman sonra içses artık eve gitmek lazım uyarılarında bulunuyor deplasmanda olduğumuz için dinliyoruz içsesimizi ve eve doğru yol alıyoruz. evde hayata dair o kadar derinlere iniyoruz ki kimi sunumlar ve kimi şemalar (bkz: The hot/crazy scale) kadar zaman sonra uyuyoruz.ve maç gün yine bir deplasman, yine her zaman olduğu tribünde yerimizi almışız armamızın peşindeyiz. maça girmeden önce klasikleşmiş deplasman repliğini soruyor herkes birbirine:
"_otobüsler neredeymiş?
_karadan gelmişler karagümrüklülerin yanındalarmış   
_kaç otobüs çıkmışlar ? 
_7 ama birisi bozulmuş yolda"
bir günde yola çıkan kadar otobüs ulaşabilse gittiğimiz yere çok şaşıracağız zaten.
maç öncesi o kadar eminim ki galibiyetten çift forvet çıktığımız takdirde çok rahat bir galibiyet alacağımızı belirtiyorum nitekim çift forvet başlıyoruz. morallerimiz çok yüksek güngören çok etkisiz, biz iyi başlıyoruz ve golüde buluyoruz. ferhat eserin ağzına bir uzay ortası yapıyor eser 3 kişinin içinden dokunuyor kafayla öne geçiyoruz. devre arasında rize - adana maçının berabere bittiği haberiyle keyfimiz artıyor yenersek ilk altı için önemli bir avantaj yakalayacağız. ikinci yarıdada iyi olan taraf biziz cılız ataklar geliyor güngören'den ve epey uzaktan bir serbest vuruş kazanıyorlar. 4 kişilik baraj istiyor kerem ve önüne geçen futbolcuyu ittirerek uzaklaştırmasını istiyor kıvanç'tan. mesafe o kadar uzak ki tribünde makara yapıyoruz hamza'yla hayatında kaç golün var oradan şeklinde hamza vuruyor ve gol. susuyoruz. en azından şimdi bir tane  var 1-1. dakika 60 yine geriliyoruz. güngören tribünleri ayağa kalkıyor golle birlikte düşmemeye oynuyorlar her puan altın değerinde onlar için. ben hala çok eminim rahat olun atacağız bir tane diyorum. dakikalar 75 i gösterirken maçın en iyilerinden eser o kadar hızlı, kıvrak ve güzel dönüyor ki düşürmek zorunda kalıyorlar eser'i penaltı. cihan yılmaz vuruyor 2-1. bitti bu iş diyorum ben söyledim size rahat olun. reha hoca ışık hızıyla çıkarıyor yunus'u rıdvan oyunda yerine gülüşüyoruz. kimi arkadaşlarımız ve hatta yunus bile fark edemiyor çıkarıldığını o kadar hızlı reha hoca. güngören çırpınıyor bir puan için dakika 90 korner'den dönen top o kadar güzel önüne düşüyor ki turgut'un sakat top diyen arkadaşımın cümlesi bitmeden takıyor 90'a 2-2. kerem topu dahi göremiyor hava alanında'da itiraf ediyor zaten pozisyon dahi alamadığını topu göremediği için. ve maç bitiyor çok şanssızız bu aralar her biten 90 dakika maalesef ilk altı şansımızı zora sokuyor. maç üstüne söylenecek pek bir şey yok hamleler diziliş her şey doğru. ilk yarıda epey yanımızda olan futbol şansını arıyor gözlerimiz ama maalesef bu devre pek bize uğramıyor. eve dönüyoruz morallerimiz bozuk evdeki arkadaşlarımızın enerjisiyle çabuk geliyoruz kendimize pizza ve derbi ikilisini tercih ediyoruz. pizzaları iki kişi taşıyabiliyor yukarıya acıkmışız biraz. rezil bir derbi izliyoruz ne şiş yansın ne kebap zihniyetinde bir hakemin maçın sonunda çirkinliklere sebep olduğunu düşünüyoruz. uçakta çok keyifli bol kahkahalı bir sohbet eşliğinde iniyoruz izmir'e. emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim herkese iyi haftalar..