
çarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çarşı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
18 Mayıs 2009 Pazartesi
4 Mayıs 2009 Pazartesi
karşıyaka taraftarlar derneği
karşıyaka taraftarlar derneği ve çarşı bu sene o kadar güzel işlere imza attılar ki bu sevinç en fazla onların hakkı. bu sene takımlarını hiçbir deplasmanda yalnız bırakamayan bu cefaker taraftarlar son 90 bitene kadar desteği hiç kesmediler ve son gülen onlar oldu. özellikle bu sene seyircimizin sebeb olduğu hiçbir olay yok.(manisa maçı hariç). her hafta toplantı yaparak taraftarları gerek uyararak gerekse fikir alışverişinde bulunarak yani diyalog kanalıyla başardılar bunu. nereden bakarsanız 2 haftada bir idman ziyaretleriyle takım ne kadar sahipsiz olursa olsun en azından taraftarının arkasında olduğunu hissettirdiler. dün akşam eski futbolcumuz bizden sonra oynadığı yerlerle ilgili değerlendirmede bulunurken şöyle kelimeler döküldü kendisinden: "buradayken para alıp almamak o kadar sorun değil burda gece tesislere gelip köprüde 500 tane meşale yakıyorlar yatağından kalkıyorsun, nasıl oynamayacaksın o adamı görünce. sende tekme'ye kafa atıyorsun, adam inanmış sana kayıtsız bakıyorsun adam her deplasmanda her yerde seni destekliyor kendini ihanet etmiş hissediyorsun iyi oynamadığın zaman." futbolcu açısından bu kadar önemli yani bu iş özellikle bizim takım gibi genç bir takımın üzerinde çok olumlu etkisi oldu bu sene hem çarşının hemde karşıyaka taraftarlar derneğinin. iki oluşumada canı gönülden teşekkür ederim bu seneki sabırları özverileri inançları için... bu başarı onların başarısı.. bu emeklerinin karşılığı olarak derneğin altında hiçbir iletişim kanalı kullanılmadan spontane oluşan bu kalabalıkta dün akşam onlara bağlılıklarını ve saygılarını gösterdi.. alkışlar derneğe, alkışlar çarşıya, alkışlar taraftara yani bizlere....
Etiketler:
çarşı,
karşıyaka taraftarlar derneği,
taraftar
13 Nisan 2009 Pazartesi
bir istanbul hikayesi
istanbul istanbul olalı böyle bir hafta sonu görmemiştir. cumartesi 13:20 sularında ayak bastık istanbul a. hayatımızın şu andaki en büyük hikayesi bank asya 1. lig olduğu için altay kasımpaşa maçıyla başladı istanbul seyahatimiz. ilk yarıda kasımpaşa yükleniyor sağlı sollu ataklar direkler derken ilk yarı bitiyor. altay kazanır diyoruz ikinci yarı kasımpaşa yine etkili fakat golü altay buluyor ve kazanan taraf oluyor. maçın bitişiyle atıyoruz kendimizi bebeğe muhteşem bir hava hayat ve trafik felç. "yaşanmaz kardeşim bu istanbul'da sadece 3 veya 4 günlük tatile geleceksin" klasikleşmiş izmirli mottosu dilimize pelesenk oluyor. sonrasında asmalıda rakı dostlar ve hamza üçlemesiyle epey içki tüketiyoruz keyifler zirvede sohbetin tadından yenmiyor. ara ara gülme krizlerine kapılıyoruz etrafımızda fazla insan kalmıyor allah allah diyoruz. kalkıyoruz bir iki kapı yapıyoruz asmalıda aradan birçok ve gereksiz shot kadar zaman sonra içses artık eve gitmek lazım uyarılarında bulunuyor deplasmanda olduğumuz için dinliyoruz içsesimizi ve eve doğru yol alıyoruz. evde hayata dair o kadar derinlere iniyoruz ki kimi sunumlar ve kimi şemalar (bkz: The hot/crazy scale) kadar zaman sonra uyuyoruz.ve maç gün yine bir deplasman, yine her zaman olduğu tribünde yerimizi almışız armamızın peşindeyiz. maça girmeden önce klasikleşmiş deplasman repliğini soruyor herkes birbirine:
"_otobüsler neredeymiş?
_karadan gelmişler karagümrüklülerin yanındalarmış
_kaç otobüs çıkmışlar ?
_7 ama birisi bozulmuş yolda"
bir günde yola çıkan kadar otobüs ulaşabilse gittiğimiz yere çok şaşıracağız zaten.
maç öncesi o kadar eminim ki galibiyetten çift forvet çıktığımız takdirde çok rahat bir galibiyet alacağımızı belirtiyorum nitekim çift forvet başlıyoruz. morallerimiz çok yüksek güngören çok etkisiz, biz iyi başlıyoruz ve golüde buluyoruz. ferhat eserin ağzına bir uzay ortası yapıyor eser 3 kişinin içinden dokunuyor kafayla öne geçiyoruz. devre arasında rize - adana maçının berabere bittiği haberiyle keyfimiz artıyor yenersek ilk altı için önemli bir avantaj yakalayacağız. ikinci yarıdada iyi olan taraf biziz cılız ataklar geliyor güngören'den ve epey uzaktan bir serbest vuruş kazanıyorlar. 4 kişilik baraj istiyor kerem ve önüne geçen futbolcuyu ittirerek uzaklaştırmasını istiyor kıvanç'tan. mesafe o kadar uzak ki tribünde makara yapıyoruz hamza'yla hayatında kaç golün var oradan şeklinde hamza vuruyor ve gol. susuyoruz. en azından şimdi bir tane var 1-1. dakika 60 yine geriliyoruz. güngören tribünleri ayağa kalkıyor golle birlikte düşmemeye oynuyorlar her puan altın değerinde onlar için. ben hala çok eminim rahat olun atacağız bir tane diyorum. dakikalar 75 i gösterirken maçın en iyilerinden eser o kadar hızlı, kıvrak ve güzel dönüyor ki düşürmek zorunda kalıyorlar eser'i penaltı. cihan yılmaz vuruyor 2-1. bitti bu iş diyorum ben söyledim size rahat olun. reha hoca ışık hızıyla çıkarıyor yunus'u rıdvan oyunda yerine gülüşüyoruz. kimi arkadaşlarımız ve hatta yunus bile fark edemiyor çıkarıldığını o kadar hızlı reha hoca. güngören çırpınıyor bir puan için dakika 90 korner'den dönen top o kadar güzel önüne düşüyor ki turgut'un sakat top diyen arkadaşımın cümlesi bitmeden takıyor 90'a 2-2. kerem topu dahi göremiyor hava alanında'da itiraf ediyor zaten pozisyon dahi alamadığını topu göremediği için. ve maç bitiyor çok şanssızız bu aralar her biten 90 dakika maalesef ilk altı şansımızı zora sokuyor. maç üstüne söylenecek pek bir şey yok hamleler diziliş her şey doğru. ilk yarıda epey yanımızda olan futbol şansını arıyor gözlerimiz ama maalesef bu devre pek bize uğramıyor. eve dönüyoruz morallerimiz bozuk evdeki arkadaşlarımızın enerjisiyle çabuk geliyoruz kendimize pizza ve derbi ikilisini tercih ediyoruz. pizzaları iki kişi taşıyabiliyor yukarıya acıkmışız biraz. rezil bir derbi izliyoruz ne şiş yansın ne kebap zihniyetinde bir hakemin maçın sonunda çirkinliklere sebep olduğunu düşünüyoruz. uçakta çok keyifli bol kahkahalı bir sohbet eşliğinde iniyoruz izmir'e. emeği geçen herkese teşekkürü borç bilirim herkese iyi haftalar..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)